Yeni Şafak, 2 Kasım 2001
Herhalde Turgut Özal'ın ruhu, sonsuzluktaki mekânından, Bülent Ecevit ve yoldaşlarının "Afganistan Serüveni"ni kahkahalar içinde izliyordur.. 1990'ların başındaki "Körfez Krizi"ndeki Bülent Ecevit, kalkıp Bağdat'a gitmiş ve "Sayın Saddam"ın karşısında mum gibi oturarak, Türkiye'nin de içinde bulunduğu "Amerikan İttifakı"na karşı, açık tavır koymuştu.. "O Ecevit", şimdiki "Bu Ecevit"ten ne kadar farklı.. "Bu Ecevit" değil de "O Ecevit" bugün başbakan olsaydı, neler yapardı düşünebiliyor musunuz? Önce kalkıp, Kandahar'a giderdi.. Taliban'ın lideri Sayın Molla Muhammed Ömer'in karşısında oturup, bu haksız tecavüze karşı hissettiklerini seslendirirdi.. Sonra da, her konuşmasında gözyaşları içinde kendisine alkış tutan DSP grubunu toplardı.. A.B.D. Başkanı Bush'u da, İngiltere Başbakanı Tony Blair'i de iyice benzetirdi.. - Bu beylerin haddini bildirin, diye bağırırdı.. Pakistan diktatörü darbeci general Pervez Müşerref'i yerden yere vururdu "O Ecevit" şimdi başbakan olsaydı.. Ama bugün "Bu Ecevit" başbakan.. Ciddi bir eğitim döneminden geçti 1990'dan 2001'e uzanan yıllarda.. 12 Mart 1971'deki ve 12 Eylül 1980'deki "Konvansiyonel darbeler"in hedefi olan Ecevit, 1977'in 28 şubatındaki "post-modern darbe"nin atanmış Başbakan Yardımcısı'ydı.. Böylece hem Hanya'yı ve Konya'yı, hem de Amerika'yı öğrendi.. Saddam'ı bıraktı, Mesut Yılmaz'la yakınlaştı.. Genlerindeki "Saddam Sevgisi"ne ve beyninin alt-hücrelerindeki "3'üncü Dünyalılık"a rağmen, Bu Ecevit bambaşka bir söylemin seslendiricisi artık.. Amerika istediği için, mümkün olsa korumalarını da yanına alıp, Afganistan'da "Kuzey İttifakı"na katılır.. Hüsamettin Özkan'ın yerine, General Dostum'u, gözü ve kulağı olarak kullanır.. Turgut Özal, sonsuzluktaki mekanından, bu durumlara bakıp, mutlaka kahkahalar atıyordur.. Baksanıza, Afganistan'a asker gönderilmesi kararı ertesindeki "Hükûmet Açıklaması"na.. Belli ki Bu Ecevit, daktilosunun başına geçip yazdı bu edebiyat şaheserini.. - Afgan halkının insani ihtiyaçlarının karşılanmasına, Afganistan'daki tüm etnik grupların katılacağı geniş tabanlı bir yönetimin oluşturulmasına katkıda bulunarak, bu ülkeyi istikrara kavuşturmak ve Afgan kardeşlerimizin esenliğine hizmet etmek açıklanmıştır.. Düşünün.. Türkiye'nin istikrarını ve esenliğe çıkmasını sağladılar..Sıra Afganistan'a geldi.. Allah bilir, sonunda Mezar-ı Şerif'i de köy-kent yaparak, yöre halkını esenliğe kavuşturma projesine sıra gelecektir.. Yahu doğru dürüst söyleseniz olmuyor mu? - Amerika istedi diye asker gönderiyoruz.. Ülke ekonomisini iflas ettirdik.. İMF kaynak vermezse, dibe vururuz.. Asker göndermeye mecburuz!. Ne diyebiliriz ki? ŞAKA Vakit nakittir!.. Başbakan Ecevit'in, Cumhurbaşkanı Sezer'le görüşmesi, yine 20 dakika sürdü.. Konuşulan konu, Türkiye'nin Afganistan'a askeri kuvvet göndermesiydi.. Sanıyoruz, eğer Dünya Savaşı falan patlarsa, Sezer-Ecevit görüşmesi en az 25 dakika sürer..